Close
Close

Yurt dışından aldığımız lisans bedelleri için stopaj bildiriminde bulunmalı mıyız?

Amerika’dan ithal edip sattığımız özel eğitim amaçlı bilgisayarlarımız da kullanılmak üzere eğitim materyalinin lisanlarını aldık. Amerika’daki firmadan bu lisansların kayıtlarımız alırken Stopaja tabi midir? 

STOPAJ AÇISINDAN

Yurt dışında yerleşik kişi ve kurumların, Türkiye’de ki gerçek ve tüzel kişilere verdikleri hizmetler nedeniyle elde ettiği gelirler, vergi anlaşmalarında aksine hüküm olmaması kaydıyla Türkiye’de gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır. Yurtdışına yapılan bu ödemeler üzerinden KVK’nın 30. maddesi çerçevesinde BKK ile belirlenmiş oranlarda stopaj yapılmalı ve muhtasar beyanname ile beyan edilmelidir. 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesi kapmasında stopaj yapılabilmesi için;

– Hizmeti sunan yurt dışında mukim bir kurum olmalıdır.

– Yapılan hizmetin niteliği itibariyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesi kapmasında tevkifata tabi olması gerekir.

– İlgili ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması olmamalıdır veya vergi anlaşmasında stopajı engelleyici bir hüküm bulunmamalıdır.

Buna göre yurt dışından sağlanan;

-Elemanların ücretleri (yabancı bir kuruluşun elemanının Türkiye’deki bir firmanın personeli veya yöneticisi olarak çalışması “serbest meslek” kazancı olarak nitelendirildiğinden bu nedenle yabancı kuruluşa yapılan ödemeler KVK’nun 30. maddesi uyarınca stopaja tabidir.),

-Mühendislik, montaj, danışmanlık, eğitim hizmeti, özel yazılım yaptırılması, tercüme yaptırılması gibi serbest meslek hizmeti niteliğindeki hizmet bedelleri,

-Kiralama hizmeti karşılığında yapılan ödemeler (Finansal kira veya normal kira), -Borç verme, mevduat ve benzeri fonlamalar karşılığında ödenen faizler,

-Yurt dışından yapılan mal tedarikine bağlı vade farkları,

-Telif, imtiyaz, ticaret unvanı, marka, know-how ve benzeri gayrimaddi haklar G.menkul kiralamalı için ödenen bedeller veya kiralar, gibi, GVK’nın 94 veya KVK’nun 30. maddesi kapsamında bulunan ödemelerde, vergi anlaşmasında stopajı önleyen bir hüküm olmadığı sürece, gerekli oranlar

üzerinden stopaj yapılması gerekmektedir.

 Bununla beraber;

-Her nevi komisyon ödemeleri,

-Yurt dışında yapılan ilan veya reklam bedeli ödemeleri,

-Yurt dışında gerçekleşen taşıma bedeli ödemeleri,

-Sigorta primi ödemeleri,

-Yurt dışında yaptırılan fason iş bedeli ödemeleri,

-Gözetim ücreti ödemeleri,

-Yurt dışı seyahatlerde ortaya çıkan ödemeler (otel, lokanta, ulaşım, haberleşme vs.),

-Fuar katılım ücreti ödemeleri,

-Uydu kirası ödemeleri, YURT İçinden alınan fatura bedeli yurt içinde ödenmesi gerekir.

Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Bir Şirketten Alınan Makine Tamir Hizmeti Karşılığında Bu Firmaya Yapılan Ödemeler Üzerinden KDV ve Stopaj Kesintisi Uygulanıp Uygulanamayacağı hk.

 T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞIİSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞIMükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü  
Sayı:B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.06.-144827/08/2011
Konu:Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Bir Şirketten Alınan Makine Tamir Hizmeti Karşılığında Bu Firmaya Yapılan Ödemeler Üzerinden KDV ve Stopaj Kesintisi Uygulanıp Uygulanamayacağı 

      İlgide kayıtlı dilekçenizle, ithal ettiğiniz bir makinede oluşan arızanın tamirinin satıcı firma tarafından yurtdışından eleman gönderilerek yapıldığı belirtilerek, alınan tamir hizmetinin bedeli olarak satıcı firmaya yapılan ödeme üzerinden katma değer vergisi ve gelir vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağının bildirilmesi istenilmiştir.

         I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

         5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.” hükmüne yer verilmiştir. Dar mükellefiyet mevzuuna alınan kurum kazançları aynı maddenin üçüncü fıkrasında bentler halinde sayılmış olup maddenin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkralarında ise,

         “(4) Bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimî temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

         (5) Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir.

         (6) İş merkezi: İş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir.”

hükümlerine yer verilmiştir.

         Konuyla ilgili olarak 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 22.2.3 no.lu “Serbest Meslek Kazançları” başlıklı bölümünde,

         “Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır.

         Serbest meslek kazançlarının Türkiye’de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekir.

         Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.

         …

         Dar mükellef kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları, Kanunun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi tutulacaktır.

         Serbest meslek kazancının Türkiye’de yapılmakta olan ticari faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının tespitinde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanacaktır. Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla ticari kazanç elde eden dar mükellef kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları bulunması halinde, dar mükellef kurumların Türkiye’deki işyeri veya daimi temsilcisi vasıtasıyla elde ettiği kazanç ve iratlar ticari kazanç olarak değerlendirileceğinden, bu serbest meslek kazancı üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.

         Türkiye’de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan ya da işyeri veya daimi temsilcisi bulunmakla birlikte bunlarla ilişkili olmaksızın Türkiye’de serbest meslek faaliyeti icra eden veya bu faaliyeti Türkiye’de değerlendirilen kurumların, yıllık beyanname vermeleri halinde, kesilen bu vergiler beyannamede hesaplanan vergiden mahsup edilebilecektir.” açıklamaları yer almaktadır. 

         Öte yandan aynı kanunun 30 uncu maddesinde ise; “(1) Dar mükellefiyete tâbi kurumların aşağıdaki kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır:

         b) Serbest meslek kazançları

         (10) Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, kesintiye tâbi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.

         (11) Yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratlar gayrisafi tutarları üzerinden dikkate alınır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi kesintisi, fiilen ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır.

         (12) Bu Kanuna göre vergi kesintisi yapanlar, yaptıkları vergi kesintisini kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterirler.” Hükümleri yer almış, Kanunun 31 inci maddesiyle 30 uncu maddesi gereğince vergi kesintisi yapmak zorunda olanların, bu vergileri ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer itibariyle bağlı oldukları vergi dairesine Gelir Vergisi Kanununda muhtasar beyannameye belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde muhtasar beyanname ile bildirmek zorunda oldukları hüküm altına alınmış, ayrıca uygulamaya ilişkin tevkifat oranı ise, 03.02.2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %20 olarak belirlenmiştir.

         Bu hüküm ve açıklamalara göre, ithal etmiş olduğunuz makinede meydana gelen arızanın, aynı zamanda tedarik edilen yurt dışında mukim olan firma tarafından giderilmesi karşılığı yapılan ödemelerin gayrisafi tutarı üzerinden %20 oranında tevkifat yapılması ve yapılan bu tevkifatın muhtasar beyanname ile sorumlu sıfatı ile beyanı gerekmektedir.

         Öte yandan arızayı gideren firmanın mukimi olduğu devlet ile Türkiye Cumhuriyeti arasında akdedilmiş çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması halinde bu anlaşma hükümlerinin de dikkate alınması gerekeceği tabiidir.

         II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

         Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

         – 1/2 nci maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV ye tabi olduğu,

         – 4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

         – 6/b maddesinde, hizmetin Türkiye’de yapılmasının veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasının, işlemlerin Türkiye’de yapıldığını ifade ettiği,

         – 9/1 inci maddesinde ise mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı’nın vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

hüküm altına alınmıştır.

         Kanunun 9/1 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanarak yurtdışından sağlanan hizmetlerdeki KDV uygulaması   15 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (C) bölümünde düzenlenmiştir.

        Söz konusu Tebliğe göre, yurt dışındaki firmalara Türkiye’de yaptırılan veya  Türkiye’de faydalanılan hizmetler KDV ye tabi olacak, yabancı firmanın Türkiye’de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması halinde söz konusu işleme ait KDV, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip, ödenecektir.

         Buna göre; ithal etmiş olduğunuz makinede meydana gelen arızanın giderilmesi için, yurt dışında mukim firmadan alınan makine tamir hizmeti genel oranda (% 18) KDV ye tabi olup, hesaplanan verginin firmanız tarafından sorumlu sıfatıyla ve 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Ödenen verginin aynı döneme ait 1 No.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabileceği tabiidir.

Yurtiçindeki ve yurtdışındaki yabancı gerçek kişilerden alınan hizmetlerin vergilendirilmesi ve belge düzeni

T.C. 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

   
Sayı:27575268-105[227-2016-353]-9460616.03.2021
Konu:Yurtiçindeki ve yurtdışındaki yabancı gerçek kişilerden alınan hizmetlerin vergilendirilmesi ve belge düzeni 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olan Şirketinizin Libya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliğine Türkiye’deki hastanelerden aldığı sağlık hizmetlerine ilişkin olarak tıbbî ve finansal yönden denetim hizmeti ve Türkiye’de tedavi olacak Libya vatandaşlarının ülkemize getirtilmesi ve tedavi ettirilmesi ile ilgili organizasyon hizmeti verdiği, bu hizmetleri yürütürken yurtdışında yabancı gerçek kişilerden ve yurtiçinde Türkiye’de oturma izni olan yabancı uyruklu gerçek kişilerden hizmet alındığı ve hizmet alınan bu kişilerin ücretlerinin Türkiye’de açılacak banka hesaplarına yatırılacağı belirtilerek, söz konusu hizmetlere ilişkin ödemelerin ne tür belge ile tevsik edileceği, gelir stopajı ve diğer yükümlülüklerinizin ne şekilde yerine getirileceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun ”Türkiye’de yerleşme” başlıklı 4 üncü maddesinde;

”Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

1. İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19’uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);

2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.) ” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye’de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturan ve Kanunun 5 inci maddesinde yer alan yerleşme sayılmayan haller kapsamında olmayan gerçek kişiler Türkiye’de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Anılan Kanunun 6 ncı maddesinde, Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği hüküm altına alınmış olup, 7 nci maddesinde de dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye’de elde edilme şartı ücretlerde, hizmetin Türkiye’de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye’de değerlendirilmesine bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; birinci fıkrada sayılan kişi, kurum ve kuruluşların aynı maddede bentler halinde sayılan ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup; anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre;  tedavi olmak amacıyla Türkiye’ye gelecek olan Libya vatandaşları ile ilgili bilgi alınması, gerekli yazışmaların yapılması, seyahat organizasyonlarının yapılarak Türkiye’ye gönderilmesi, Türkiye’ye gelen hastaların sağlık tesislerine yerleştirilmesi ve tedavileri süresince iletişimlerinin sağlanması ile Türkiye’deki tedavi sürecinde, hizmet alınan sağlık kuruluşu, hasta, hastalık, tedavi süresi, içeriği ve sonucu hakkında arşiv çalışmalarının yapılması ile raporlama, sağlık kuruluşları tarafından kesilen faturaların alınan hizmete uygunluğu, kontrolü ve raporlanması hizmetlerini sunan kişilerin, şirketinize bağlı, şirketinizin emir ve talimatları doğrultusunda çalışıyor olmaları nedeniyle ücret kapsamında değerlendirilmesi; Libya ile Türkiye Cumhuriyeti arasında çifte vergilemeyi önleme anlaşmasının bulunmaması nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 94 maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre tevkifata tabi tutulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, hizmet satın alınan gerçek kişilerin Libya’da yerleşik Libya vatandaşı, Türkiye’de ikamet eden veya bir takvim yılında devamlı olarak altı aydan fazla Türkiye’de oturan Libya vatandaşı olması şirketinizin yaptığı ödemelerden yapacağı tevkifat açısından bir fark yaratmamaktadır.

II-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 238 inci maddesinde; işverenlerin her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu tutmaya mecbur oldukları hükmedilmiştir.

Diğer taraftan, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler” başlıklı B Bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermelerine ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

Bu durumda, hizmet alımı yapılan yurt içindeki ve yurt dışındaki gerçek kişilere yapılan ücret kapsamındaki ödemelere ilişkin olarak şirketinizce ücret bordrosu düzenlenmesi gerekmektedir.


Kaynak: İsmmmo
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Logomuhasebe karen ltd veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Related Posts